Skolyoz omurganın sağa veya sola eğilmesi ile kendini gösteren, doğumsal olabildiği gibi sonradan da gelişebilen ve hayat kalitesini ciddi ölçüde düşüren bir hastalık olarak tanımlanıyor. Skolyoz şekil bozukluğuna sebep olmakla beraber kalp ve akciğer üzerinde olumsuz etkilere de neden olabiliyor. Bu sebeple skolyoz, ciddiye alınarak mutlaka tedavi edilmesi gereken önemli bir hastalık olarak öne çıkıyor.

Hayati riskler yaratabiliyor

Omurganın göğüs veya bel bölgelerinde görülebilen, yana doğru eğrilik olarak adlandırılan skolyoz hastalığında, omurlar sadece yana doğru yer değiştirmekle kalmıyor, aynı zamanda kendi eksenleri etrafında da dönerek ciddi sağlık problemlerine yol açıyor. Skolyoz, doğuştan oluşan omurga hataları nedeniyle oluşabildiği gibi hızlı büyüme, genetik faktörler veya sinir ve kas sisteminde gelişen rahatsızlıklarla da ortaya çıkabiliyor. Dünyada her 100 çocuktan 3`ünde görülen skolyoz, tedavi edilmediği taktirde hayati risklere neden olabiliyor.

Çocuklarda daha sık rastlanıyor

Skolyoz, yeni doğan bir bebekten, 70-80 yaşlarındaki bir kişiye kadar her yaşta görülebiliyor. Ancak sıklıkla görülen skolyoz, ergenlerde rastlanan, sebebi bilinmeyen skolyoz tipi olarak karşımıza çıkıyor. Ergen tipi skolyoz, daha çok kız çocuklarında görülüyor. Genetik birtakım yatkınlıklar olduğu düşünülüyor ancak tam sebebi henüz bilinmiyor. Bu nedenle ailelere çocuklarını özellikle 9-16 yaşları arasında her 6 ayda bir skolyoz açısından düzenli olarak kontrol etmeleri öneriliyor.

Mutlaka tedavi edilmeli

Skolyoz bir omurga deformitesi olarak tanımlanıyor ve ciddi sağlık problemlerine yol açabiliyor. Bu hastalık şekil bozukluğuna sebep olmakla beraber ilerlediğinde akciğer ve kalp üzerinde de olumsuz etkilere neden olabiliyor. Özellikle göğüs kafesinin daralmasına bağlı olarak solunum yetmezliği görülebiliyor.

Tedavi alternatifleri değişiyor

Skolyozun güncel tedavi yöntemleri 3 şekilde yapılabiliyor. Skolyozun erken döneminde yani derecelerin küçük olduğu evrelerde hastalık takip altına alınıyor. Çünkü her eğrilik ilerlemiyor ve bazıları yerinde sayabiliyor. İlerleyecek olan eğrilikler 20 derecenin altındaysa fizik tedaviye alınıyor. Eğer eğrilik 40 dereceyi geçtiyse skolyozu cerrahi manevralarla düzeltme gereği doğuyor. Cerrahi tedavide klasik yöntem, omurga kemiğine yerleştirilen vidalarla düzeltme manevraları oluyor. Son yıllarda erken başlangıçlı skolyozlarda yani 10 yaşından küçük hastalarda kullanılan yöntem, omurgayı dondurmadan hastanın büyümesine müsaade eden, manyetik uzayan çubuklar şeklinde oluyor. Ameliyatla uygulanan bu manyetik çubuklar, belirli aralıklarla, polikliniklerde özel bir cihaz sayesinde uzatılarak çocuğun büyümesine de imkân tanınıyor. Başka bir yöntem de yine son yıllarda popülaritesi artan gergi bandı yöntemi. Bu yöntemle polyester malzemeden yapılmış özel bir bant yardımıyla füzyon ameliyatı yapmadan yani dondurmadan belli derecelere kadar olan skolyozlar düzeltilip tedavi edilebiliyor.