Uzun ve yorucu bir yarı yıldan sonra milyonlarca öğrenci karnelerini alarak hayalini kurdukları tatile giriyorlar. Birçok çocuk için heyecan yaratan karne günü ne yazık ki zaman zaman hem çocuk hem aile için bir kaosa da neden olabiliyor. Bu nedenle bu tarz önemli günler ruh sağlığı alanında çalışan profesyoneller için her zaman önemli bir konu olmuştur.

Karne, çocuğun akademik durumu ile ilgili bilgi vermeyi amaçlayan ve okul tarafından verilen bir belge olmaktan öte bir anlam taşımamaktadır. Hiçbir zaman bir birey olarak “çocuk” hakkında bilgi vermez. Sınavlarda gösterdiği performans sonucunda elde edilen veriyi aktarır fakat okulda yaşanması olası diğer sorunlarla ilgili bilgi vermez.

Çocuğun karneye yüklediği anlam hemen her zaman ailenin yüklediği anlam ile birebir ilişkili olmaktadır. Bu nedenle ailenin yaklaşımının çok hassas olması gerekir. Çocuğun kendisiyle ilgili düşüncelerinin karnedeki notlar üzerinden şekillenmesi doğru bir yol değildir. Düşük notları olan öğrencilerin aileleri mutlaka bunun nedenlerini araştırmak durumundadır. Fakat seçilecek yöntem hiçbir zaman çocuğu eleştirmek, onu başka öğrencilerle karşılaştırmak, küçümsemek veya suçlamak olmamalıdır. Karnedeki notlar, sözlü ya da fiziksel şiddet için asla bir zemin oluşturmamalıdır. Eğer okul başarısında bir düşüş gözlenmişse nedenlerinin eğitimciler ve ailenin iş birliği ile tespiti ve çözüme yönelik adımların atılması gerekir.

Karne nedeniyle çocuğun cezalandırılması okula karşı motivasyonun düşmesine neden olabilir. Özellikle tatil hakkının elinden alınması ya da dersteki başarısızlığı nedeniyle verilen cezalar hem çocuğun özgüvenini azaltır hem de aileyle bağlarının zedelenmesine yol açar. Karnesindeki notlar ne olursa olsun her çocuk ailesi için sevilmeye değer ve kıymetli olduğunu hissetmeye ihtiyaç duyar.